yurdun yok
nereye gitsen göçer olacaksın
ve sürecekler günün geldiğinde
işe yaramayacaksın
evin yok
dönemeyeceksin
kiremitsiz çatılardan akan su
seni ıslatacak
lanet yağacak
rahmet sanacaksın
rengin yok
hangi alacaların ardına sığındınsa açık oldun
gizlenemeyeceksin hiçbir rengin gölgesinde
zifir kalacaksın
sesin yok
ne bir avaz ne bir şarkı
haykıramayacak söyleyemeyecek
duyulmayacaksın
sözün yok
dilin ile dişin arasında
boğultu yalnız
çıkan sadece harfler
kokun yok
herhangi bir koku gibi
herkesin içine çektiği
ve unuttuğu
anımsanmayacaksın
ağırlığın yok
birkaç adım attığında
toprak anlamaz
görmez sokaklar
üç beş kilo etsin
balın yok
bin çiçeğe konup
birinde durmadan
sadece bir vızıltı
yolun yok
giderken bildiğin bir yer
sevdiğin bir şey
parmak izin yok
gözyaşın yok
üzüldüğün bir çocuk
içini acıtan bir şey
çıkarsız sevildiğin bir yer
öksüz değil yetim değil
kimsesizsin
şiirin yok
bir kere okunup unutulan
iki dizesin
sen yoksun
herkesler gibi
herkesler kadar
herhangi bir şey gibi
şey gibi bir şey
kaldırımlarda izsiz
kaybolacaksın
ölmüşsün
mezarın yok
yok olmuşsun