Başkası için kalbin ısınırdı ve bu iyi bir şeydi
iyi olan şey ayırt edici kendiliğinden gelirdi
sade bir hakikat vardı ve bu iyi bir şeydi
kemik gibi batardı inanmak
hatırlatırdı hatırada kalanı, gerçekti
gerçek bir şeydi ötekine ilk bakış
ilk kavrayış, verilen söz ve sezgi
sevince ilk göğsü ısınırdı insanın
ve bunu herkes bilirdi.
Hiçbir şey eski çığlığında değil
kurmak bir saati ikna etmek olana
yaşanan kuruntumuz bu düğümler
yüzündeki anlam bileklerime dokunuyor
bana bakınca parmağınla oynuyorsun
hatıraya bırakmak istiyorsun sesimi
gözlerin büyüyor keyiflenince
aklın karışınca dalıyorsun
denemek istiyorsun nasıl unutulur
bahaneler bulmadan ve olması gereken oluyor
giderken kimsede suç yok
buna kaçıngan bağlanma diyor.
Suyun yönünü değiştirdik şimdi
sanki yaşamak suyun yolunu hatırlayışı değil
insan hatırlamaktan yapılı
bunu biliyorum kalubeladan
kalbin bir yük değil yaşananlara
değildi sade bir yalınlığı vardı bıçağın
portakalı soyup yarısını bölerek
dişinden artanı uzatmaktı
bıçağa bir sevgi bulaşırdı
sevmek zamansızdı.
-bunu açıklayamıyorlar.
Bu bitimsiz gitmeler koşulsuz
kendine bir anı arayışı insanın
kendini haklı bulması yalnızlığa
haklılığın bir teorisi
yirmi birinci yüzyılda bağlanma biçimleri
kaçıngan fakat ısrarcı
güvenli fakat konforda
haklı bir yalnızlık seçmesi insanın
kendini iknaya çalışan her teori
bundan doktorlar anlıyor.
Güvenli alanı biliyorum
kalbinin orta yerinde iman kadar
sade güçlü ve yalın.
mesela portakalı uzatmak
yener zamanı
kalbinin uzağında insanın
yaşamak isteyişi, bu zaman için
yaşama teorileri
zorla tutunmak hayata ısrarla
öyle değildi bir zaman,
sevmek iknasızdı.
Gitmek hakkında bir fikrin yok
kalmayı bilmiyorsun.
cesaret gerekir bir avcıya
cesaret basit ve sadedir bir ava karşı.
elimde bıçak,
alışılmışın dışında ama yalın.
cesaret her yerimde
kalmakta ısrar ediyorum.
Oturdum nehirleri anlıyorum
oturup böyle incinirken.