şu def nece konuştu ki Allah dedi,
şu meysûrî nece koktu da Mehemmed
seni sevenin pehlûları oklu
seni seven sürülü yurdundan
dağ insanları gibi âşık oldum kotumla
fâre’t tennûr – haydi bakalım – şu gözyaşları
çenemin yumuşağında gümüş yüzük
göz kuyruğumda el tersi
kambodîyi tükürsem kılınç alır başımı
safran akıyor saçlarımdan aşk sarılığı
geleni gideni deyiversem kentlilere
kentliler zevki semt adı sanıyor
bu dedikleri az bile kim bilir neleri sustular
insanın eli büyür mü ellisinde – büyürmüş
seni sevenin pehlûları misk kanıyor
modern bilim reddediyor temrenleri
kulunu keşmîrî ile saran Allah’a hamdolsun
hırkan da olsun, aba olsun, âbâd olsun
mest olsun avare böceklerin gül hasırında
benim gönülcüğüm hû deyigelmiş – desin
mırra gibi içtim Ahmed Baba neşvesini
şarâbına düşmüşüm Pîr Ahmed kâsesinin
Haddâd amberiyle lokumlanmış Baş Ahmed serhoşu:
Kadîr-i hakîr Üç Ahmedler kölesiymiş – olsun