-tek gülüşle ömrü mahvolanlar-a
soluğunun sıcaklığı esti evvel baharken
tüm yozluğunu geride bıraktı marmara’nın
bir şuh kahkahandı karşılığı bunların, ey Astraea
fevkalade huzursuzluğun kapısını araladın
ey Astraea, inanmadığım tanrının kızı
gülünce gözlerinin içi gülüyor -bu intihal-
ve yok oluyor zeytinler kara
intihalin taburesine tekme yakışır sana
görsün urgan hayrını, ey Astraea
ey Astraea, muazzam hatamın kamçısı
karaköy’de yakamozlar selamlar seni
şevval’in onsekizi, bindörtyüzkırkaltı hicrî
düşman değiliz kaçırma gözlerini, ey Astraea
üşürken İstanbul, ihtiyacım var sana
birlikte padişah devireceğiz daha
ey Astraea, harikulade hasretimin vârisi
sevmeden geçmez zaman, bunu unutma
zelzelelerin yıkıntılarını da
yükselesin diye doruksuz ufuklara
sen yine de bakma penceremden içeri
bu karanlık sana göre değil, ey Astraea
ebcedden geldim o gece şuursuzca
ya tevvâb isminle beni bağışla, esmanmış bunu bildim
kış geçer, ey Astraea kalır geriye kuru zemheri
sâdık’ın gönlünde onulmaz yara bırakma