“Ağzım kurusun... yok musun ey adl-i ilâhi!”
Mehmet Akif Ersoy
inanması güç bir kıssadır evrensel hukuk
iyilik parça parça kötülük bir bütünken
yeni uykuların dikte edildiği ayinler
parklarda okullarda yaradılış dersleri
vip roketlere karşı çiçek tıpırtıları...
gemicikler
tel aviv’e
bir göt uzaklıkta
medya kayıklarında göl begonya sefası
doğu batı arası doğu batı olmayan
kıyamete dek yürürlükte bir patoloji
yakıcı ışıklardan bir sofradır donattı
ve cesedin endamı övülüp bitti yaşam
oysaki
“oksijen
ölüler için değildir”
duvar ağlatanları portakal bahçeleri
bütün kayıp dilleri ingilizceye çevir
sürtünüp durduğumuz dayaklar teyellensin
tünellere dipdiri boşluklar ekiyorsun
her masum biraz asit biraz çinko pis koku
“önce söz vardı!”
“oku!”
“ey insanlar sakının!”
hangi mabet bir çocuk kabrinden daha derin
öğreti şerit boyu yarı baygın yatıyor
tanrı ile baş başa çömelmiş bir sigara
bana vadedilmemiş bu toprak parçasında
çocuklara oscar... annelere mendil...
insanın
sakınmayacağını
bilmiyor muydu!