Atıl, bağır, kuleler insin; indir ecrâmı!
Dolaşsın ateş-i haşyetle çizdiğin izler
gözleri kapandı birkaç yüzyıl daha ötelendi
parmağındaki o lekeye yüz çevirdin
mümkün dünyalarımın inşasını sakladın
kusur buldun kınadın o vakit duydum melâli
çünkü epeydir aşinayım senin kuracağın nesle
evvela aynalardan geçtin kanımı görmeden
işiteceğim yine yüzündeki ahengi
bu kez kopan teliurgan yapmadan
bedenin mucidine sığınırım aklımaruhsat versen
çarpışsam alnımla ayrılmasa yerin her katmanından
yeniden baksam ruhuna alemin bir köşesinden
bin bir sarayı baştan yakacağım işte ateşim avcunda
ancak rüyam kanatlarında kaldı bugün uçma
şimdi kalkıp kendi göğümden düşmeden
her kubbeye suretinden çini yapmalıyım
elimi onulmaz bir açıyla kaldırıp baktım
vehmimi kursağımda bırak artık
ölümün ve oluşun cevheri
nasıl olsa boynunda
tam burada buldum
-diri bir sanduka-