sevdiğini koynuna almadan
ömründe üç yeri görmeli bir insan
biri nezarethane biri tımarhane biri gasilhane
işte şimdi biten yaz günlerini ağıtlarla uğurluyoruz
sırtlarımıza kaban ayaklarımıza bot başımıza bere arıyoruz
ister ağıtla, ister bayramla, ne fark eder ki biz her mevsimde öldük
ağustosta on binler öldük, kasımda binler öldük, şubatta yüz binler öldük
üşüdük çoğu kez ama bak yine kış geliyor
baltası elinde inceden gülüyor
sırtımızda faturalar, bankalarda krediler ve hâlâ trafik
çokça ağrıyor bir yerlerimiz
her gün yeni bir silah ateş ediyor insan yanımıza
ki ne kadar kaldıysa
öldürdüler bebeleri
kanlarının akmasına bile fırsat vermeden parçalandılar
ben sağlamdım
gökte güneş, yerde dağlar utandı
ama bir şey gelmiyor elimden kanatlarım yok
uçaklardan hâlâ şiir atamıyorum
artık anladım çünkü ben düzeltemem her şeyi
düzeltemem yenileyemem yaratamam
baştan başlatamam tanrı değilim
hey koca tanrı ben sen değilim
beni yaratan sensin ve insanlığı
şu koca dağları, ulu ağaçları
şu silahları, şu kötüleri
şu bombaları senin yarattıkların yarattı ama
çocukları sen
öyleyse ne diye, ne diye, ne diye hey koca tanrım ne diye?
sustum tamam
son bir şey: kötülerin de annesi var ne garip
yalnız sözlerin işe yaramadığı zamandayız artık
bir insan teki günde altmış sigara içiyorsa onu suçlayamayız
bir şişe köpek öldüren içiyorsa da
ama viski içenleri suçlamalıyız
intihar edenleri suçlayamayız
ama yere tükürenleri asmalıyız
ekmek çalanları suçlayamayız
ama selam almayan esnafı batırmalıyız
her şey bir garip nasıl söylesem ama
insan açken her şeyi yapabilir bilirim
ve insan en çok âşıkken insandır, bir de delirince
şurada metroya sıkış tıkış binen
on iki saat çalışıp on yedi bin iki lira alan insanlar varken
aşktan delirmek alçaklık değil de nedir
ben söyleyeyim:
on yedi bin iki lira alıp delirmemek alçaklıktır
aşktan delirmek değil
bir ekmeğe on beş lira verip de delirmeyen alçaktır
aşktan deliren değil
şimdi ben aşk şiiri mi yazarım memleket şiiri mi
hassiktir be oğlum ne fark eder
bizim bütün aşklarımız memleket gibi bir şey
nasılsa taşralı kızlar metropolde âşık olmayı beceremiyor
köyde babalarından nefret edip şehirde elden ele geziyor
bir sır var bende onu paylaşamam hastayım
iyi olunca demişti adam her şey düzelecek
iyi oldu. her şey düzeldi. bak işte dua etmeyi bilmeli
insanın aldanmaya ihtiyacı vardır bunu unutmamalı
mutluluk çünkü aptalların sığınağı
ben erenköyü’nde bıraktım bütün iyi niyetlerimi
canım bir kuşun kanadında
kuzgun şimdi işte kolumda
çocuklar sorguluyor yaşadıklarımı
çocuklar ve ben teslim
ıslak ve canına susamış
şimdi eskisinden daha merhametli
şimdi daha çok koşarak sevginin peşinden
bir güzelin gözlerini şüphe duymadan sevmek için
ve düşünmeden memleketi, sadece sevmek için
toprağın kokusunu kıskandırmak için sevgilinin boynundan
erkete beklemek için bütün yürek acılarına
işte oralarda bir yerlerde hâlâ iyilerin olduğuna inanmak için
bir sustalı gibi saplamak için şiirleri kötünün ciğerine
yüklemi olmayan mısralar yazmak için uzun uzun
şimdi eskisinden daha aşkla koşuyorum
onlarınsa aşksızlıktan titriyordu yürekleri
allah’ı öldürmüşlerdi kalplerinde
allah öldü deyince niçe, kızdılar
halbuki yaşadığını kim iddia edebilir?
siz öldürdünüz ve gülüyorsunuz
soğuk kanlı yalan söylüyorsunuz
hepimiz değil hepiniz birer fahişesiniz
sevdiğinizi koynunuzda saklamadıysanız
ne diye yaşıyorsunuz?
10.11.2024